|
sona git |
1990 öncesinde Ankara Barosu Kültür ve Sanat Komisyonunda çalışırken “Şair Hukukçular” şiir antolojisinin oluşturulması çalışmalarına katıldım ve Av. Sadık ERDOĞAN ile beraber bu antolojinin yayınlanmasına ön ayak oldum. |
Bu çalışmalar göstermektedir ki Av. M. Metin BAŞBAY aynı zamanda şairdir. |
Şiir çalışmalarım 1968 yıllarına dayanmaktadır. O tarihten bu yana duygulandığım zaman yazmaktayım. Önceleri kitap basacak maddi güce erişemediğimden daha sonraları da yoğun çabalarımdan fırsat bulamadığımdan şiirlerimi kitap haline getiremedim. Ancak yüzlerce dergi ve gazetede şiirlerim yayınlanmıştır. |
Şair, büyük insandır. Tüm insanlar karşılaştıkları acı ve tatlı olaylarla ilgili olarak duyguları ve hisleri ile ya kendi içlerinde kavrulur veya ateşe konulmuş mısır tanesi gibi patlayarak etrafa saçarlar. Şair bu tür duygu ve hislerini toplum ile paylaşan kişidir. Şair gerçekte yalnızdır, ancak duygu ve hislerini toplum ile paylaştığı için de topluma ait bir yalnızdır. Toplum onunla sevinir ve onunla üzülür, hatta bazen onunla sever. Bir vazodaki çiçek veya bir çiçek üzerindeki kelebek ona dizelerce şiir yazdırır. Şair hayata mutlu bakan kişi olmak zorundadır. Karamsar da olsa, sıkıntılı da olsa toplum onun şiirlerine mutlu bakacağı için bir nebze de toplumu hisleri ile etkileyen kişi olarak bazı görevler üstlenmiştir. |
Şairin gıdası Aşk‘tır. Aşk benim tarif ettiğim şekli ile “Sevginin yoğunlaşmış halidir”. Yani; kabaca, aşktan bir kaşık alarak bir kavanoz suya karıştırırsanız sevgiyi elde edersiniz. Gençliğimizde seyrettiğimiz bir film vardı. “Love Story” bizim kuşak hatırlar. Orada filmin jönü aşkı tarif ederken“Aşk asla pişmanlık duymamaktır” demişti. Doğrudur. Çünkü o sevenin doğrusudur. Bu görüş benim yaşam felsefeme de çok uymaktadır. Ben de yaşamım boyu hiçbir yaptığımdan pişmanlık duymadım, çünkü o benim doğrumdu ve pişmanlık ile bunun izale edilmesi mümkün değildi. Öyle ise neden kendimi üzeyim diye düşünmekte haklı değil miyim?Aşkı dar manası ile ele almamak da gerekir. Aşk sadece iki karşıt cinsin birbirlerine karşı duyduğu sevgiden ibaret değildir. |
Aşk bazen şairin ülkesine duyduğu yoğun sevgidir, bazen de kişinin yaratana karşı duyduğu sevgidir. Yani geniş anlamda aşk şairin kendi güzeline karşı duyduğu yoğun sevgi ve minnetlik duygusudur. |
Benim de yaşamımda mutlu ve mutsuz olduğum zamanlar olmuştur. Ama yaşam felsefem gereği mutluluğumu ve mutsuzluğumu şiirlerim ile topluma yansıtarak mutluluğun yoğun sevgisinden başımın dönmesini ve zafer sarhoşu olmamı engellemişimdir. Mutsuz olduğum zamanlarda da mutsuzluğumu topluma yayarak onu daha değişik hale getirip bir nebze tahammül edilebilir hale gelmesini amaçlamışımdır. |
|
Şiirlerimden bazı örnekler: |
|
BİLİYORUM
Uçsuz bucaksız bir boşluk içindeyim.
Zaman dalgaları vurdukça küpeşteme tek, tek
Üşümekteyim.
Biliyorum, bir gün her şey bitecek.
Dağılacak sisler, duracak deniz.
İşte o gün sonsuza dek uzayacak gölgemiz.
Yorulacak yağmur, üşüyecek kar,
Ve altından fışkıracak, çiğdemle bahar.
Şimdi eğer gölgem tek,
Ve inancım erkekse beklerim..
Elbet bitecek bir gün bu sonsuz gece.
Hep karanlık, hep aydınlık olmaz ki.
Biliyorum; gün batmadan doğmaz ki...
Ağlamak yok, o gözler benim artık.
Gül benim dudaklarımla bana.
Biliyorsun; bir gün hepsi bitecek.
M. Metin BAŞBAY
29 Mart 1970
|
|
|
|
|
|
BAZEN
Benim mutluluğum gözlerindedir,
Işıl ışıl.
Benim mutluluğum ellerindedir,
Sıcacık
Benim mutluluğum saçlarındadır,
Karmaşık.
Bazen dudaklarında görürüm onu,
Bazen gülüşünle yayılır,
Yumuşacık.
Bazen doğan güneşte,
Bazen ateşte, görürüm onu.
Bazen rüyalarıma girer
Cennet gibi.
Bazen yağmur ,bazen tipi..
Benim mutluluğum,
Bazen erkekçe gururumda,
Bazen bir taşta, bazen kumda ,
Gizlidir.
Birbirine değen iki el
Ve pes pembe bir hayaldir
Bazen..
M .Metin BAŞBAY
15 Mart 1970 |
|
BİLİRMİSİN ?
Bilir misin gündüzü ve geceyi?
Güneşi ve güneşsizleri bilir misin?
Acaba.
Sessizliğin feryadını,
Ve ayrılığın tadını..
Kaybolan ufka kanat çırpan kuşu,
Toprağa düşen damlayı,
Hanya’yı Konya’yı
Bilir misin?.
Yumurtadan çıkan civcivin,
Yeni doğan köpek yavrusunun,
Gözlerinin sonradan açıldığını,
Ve balıkların havayla boğulduğunu,
Bilir misin?
Ateşin yaktığını,
Suyun boğduğunu,
Dört mevsimi, yazı, kışı, baharı,
Ölümün renginmiş sarı,
Bilir misin?
Güzeli ve güzelliği,
Sevmeyi ve sevilmeyi,
Bilir misin?
Bilmek nedir? Bilir misin?
Bir gün kollarımda, ne istediğimi sorsan.
“Benim için öl” desem
Ölür müsün?
M. Metin BAŞBAY
5 Ocak l970 |
|
SİYAH
Siyahın ötesinde, siyahlıklar içinde.
Siyah hayaller kurup, siyah siyah düşündüm.
Simsiyah bir güneşin siyahlaşan kininde,
Siyaha hançer çekip, siyahlığı öldürdüm.
M. Metin BAŞBAY
27 Ağustos 1969 |
|
|
|
|
SESSİZ DÜŞÜNCE
Ben, bensiz olduğum zamanlar,
Seni düşünür,
Sen olurum.
Göz bebeklerinde beni görür,
Benim için ağlarım,
Senden.
Beni hissederim sıcaklıklarında,
Severim sen olarak..
Ben bensiz olduğum zamanlar,
Seni düşünür,
Sen olurum..
Ölmek isterim benim için,
Yaşamak isterim sonsuz
Sende.
Gece olur,
Işıklar kaçarlar karanlıklara
Ve kapkara perdeler çekilir ufuklara,
Sesler kesilir, düşünceler titrer sessizce.
Ben, bensiz olduğum zamanlar
Seni düşünür,
Sen olurum.
M. Metin BAŞBAY
29 Mayıs 1969 |
|
|
|
|
|
O GECE
Tertemiz bir sevginin, kollarına sığınıp
Atiye kanat açtık, o ışıktan gecede.
Kötülükler önüne, kum misali yığılıp,
Mutluluğu haykırdık yüz binlerce hecede.
Bütün ümitlerimin yeşerdiği o gece,
Uzak hayallerimin sıcaklığını duydum.
Yemyeşil bir umutla yürüyerek peş peşe,
Okyanus gözlerinde ölesiye kayboldum.
İlahi bir çalgının gür sesini hissettim,
Uçup toprağa çarpan yağmur damlalarında.
Karanlıkları yırtıp kızıl güneşe gittim.
Sevgi ve şefkat dolu, alev dudaklarında.
M. Metin BAŞBAY
13 Mayıs 1969 |
|
|
|
|
|
DUA ET
Bir gün bensiz bahar olur,
Yeniden açarsa çiçekler rengârenk.
Tomurcuklar patlarsa sabırsız çocuklar gibi,
Ve arılar bal yapmaya başlarsa,
Seni ne kadar sevdiğimi düşün..
Bir yaz akşamının ılık gecesinde
Gökte.
Milyonlarca yıldız kayarsa peş peşe,
Bak, gözyaşlarımdır onlar.
Arama gözlerimi boşuna,
Göremezsin karanlıklarda.
Ve buz gibi bir gecede,
Çok parlak, tek bir yıldız
Düşerse uzaklara, kıpkızıl.
Ağla..
Benim için,
Bensiz olduğun için ağla sonsuzluklara sessizce.
Işık olsun gözyaşların,
Karanlıklarıma.
Onlardan çiçekler yapayım bahçeme,
Ve ümitlerimi yeşerteyim yeniden.
Sakın üzülme bana,
Orda yeniden bir dünya,
Yeniden bir hayat yaratacağım sana.
O zaman,
Fazla kalma benden uzakta.
Dua et,
Bir yıldız da senin için
Senin için kaysın, maviliklerden
M. Metin BAŞBAY
4 Mayıs 1969 |
|
|
|
|
|
GECİKME
Güneş orda da böyle batar sevgilim.
Biliyorum;
Ay orda da kovalar bulutları,
Bulutlar korkak kızlar gibi,
Orda da kaçışırlar peş peşe.
Bir rüzgâr eser uzaklardan
Gurbeti getirir saçlarıma.
Bir nağme gelir kulaklarıma,
Gurbetten.
Bir sıcaklık duyarım dudaklarımda,
Ateşi getirir.
Bir tren sesi, bir duman,
Bir gün seni getirir.
M. Metin BAŞBAY |
|
|
|
|
|
ZAMANDAN ÖTEDE
Bütün saatler durdu bu gece.
Bütün yelkovanlar,
Dayadılar terli sırtlarını düşüncelerime.
Bir kuş uçtu karanlıklardan
Bembeyaz,
Ve bir damla düştü toprağa
Zamandan ötede.
Bir hayal çizildi düşüncelerime bulutlarla,
Karanlıklarda göz bebeklerini düşündüm
Kapkara.
Bir yaz akşamının,
Sıcak gurubunu hayalledim dudaklarında.
Açılıp bir şeyler söylemesini istedim,
Güneş gibi, aşk gibi.
Bir kuş uçtu karanlıklardan
Bembeyaz.
Ve bir damla düştü toprağa
Zamandan ötede..
Düşüncelerim terledi sıkıntıdan,
Hayallerim üşüdü yalnızlıktan.
Bir sıcaklık aradı ellerim,
Uçsuz karanlıklarda ellerinden.
Bir görmezin caddelerde gezmesi gibi,
Dolaştı düşüncelerim, zamansız.
Pervanelerin ışığa koştuğu gibi,
Koştu.
Çarptı zaman duvarına, zamansız.
Ölümsüz bir tanrı gibi dolaştım
Geçmişte, gelecekte
Seni aradım..
Bu gece sabah olmayacak,
Doğmayacak güneş, bulmadan seni ellerim.
Koşuyorum karanlıklara
Karanlıkların güneşinden kamaşıyor gözlerim.
Tek bir kalp çarpıyor göğsümde,
Hem senin, hem benim,
Haykırıyorum ismini,
Yırtıyorum pelte pelte karanlığı.
Ve bir kuş daha uçuyor karanlıklardan
Bembeyaz.
Bir damla düşüyor toprağa,
Zamandan ötede..
M. Metin BAŞBAY
24 Mart 1969 |
|
|
|
|
|
TATLI YALAN
Dünya tekrar kurulup, sen de tanrı olsaydın
İlk gelip sana tapan, ben olurdum meleğim.
Dökülseydi yapraklar, tek başına kalsaydın,
Kuş olup sana uçar, ben şakırdım meleğim.
Açmasa hiç güneşin, karın eksik olmasa.
Yosun olup üstüne, korurdum yine seni.
Her taraf umman olsa, bir tek kara kalmasa.
Azgın sulara bakıp, hatırlar mısın beni?
Bir günah işleyip de yıllarca yanacaksam.
Alevden dudağında için için yak beni.
Ümidimle yaşayıp sevgine kanacaksam.
Hakikati söyleme , seviyorum de emi..
M. Metin BAŞBAY |
|
|
|
|
|
VEDA
Kapkaranlık gecenin alev alev gülleri ,
Ve kapanan bir sayfa, elde aşkın külleri.
Zaman değirmeninde un olurken arzular
Ümitsiz bir ateşle kızardı yandı sular.
O veda gecesinin buz gibi yıldızları.
Sanki ölümü sunan güzel huri kızları.
Uğursuz bir gece bu bütün köpekler ulur,
Kaçar kaybolur herkes, senle hayaller kalır.
Ağaç atar yeşili karanlığın sesiyle,
Bir mum hüzünle söner zamanın nefesiyle.
Uzayan dumanıyla hayali siler atar.
Geceler sonsuz olur, güneş vakitsiz batar.
Bülbüller birden susar, kurur ağaç dalları.
O mavi havuz şimdi irin gibi sapsarı.
Kaybolur hep hayaller, ümitler uçar gider.
Sabitleşir bakışlar yaşamak artık biter.
M. Metin BAŞBAY |
|
|
|
|
|
BU MU OLACAK ?
Bu ne biçim ölüm ulan?
Üç kişi yok namazımı kılacak
Halt ettik hayatta demedik yalan,
Namusun bedeli bu mu olacak?
Ne hırsızlık yaptık, ne yetim dövdük.
Benden miras iyilikler kalacak.
Bir park köşesinde sessizce öldük.
Namusun bedeli bu mu olacak?
M. Metin BAŞBAY |
|
|
|
|
|
CÖMERT
Yıllarca el açtı
Zırnık vermediler,
Açlıktan öldü..
Saçlarını Belkıs’a
Kalbini Fabrikatör Ahmet’e
Gözünü de Göz Bankasına
Verdiler..
M. Metin BAŞBAY |
|
|
|
|
|
DİALOG
Sen hiç kanepede yattın mı?
Gardaş.
Sen hiç kuru ekmek tattın mı?
Gardaş.
Sen hiç ceketini sattın mı?
Gardaş.
Nerden gardaş’ın oluyoruz?
Ulan.
M. Metin BAŞBAY |
|
|
|
|
|
BANA GEL
Açma yelken umutsuzluk diyarına gülüm,
Sevgim sana yük, bakışın bana zulüm.
At kahkaha, vur aşkını göklere, çınlat
Gel sevgiyi, gerçek aşkı yine benle tat.
Ağlama sakın o gözlerden dökülmesin yaş,
Engeldir ağlamama göğsümdeki taş.
Tuz bastım kalbime, ben aşkımı gömdüm,
Ömrümün son baharında seni gördüm.
Sen baharı yaşayan ürkek bir ceylan,
Ben yaşamla savaşmış yorgun küheylan.
Bil ki yoktur aşkın ne yaşı ne de zamanı,
Kar yağmadan, kış olmadan yaşa anı.
İstersen göm aşkını kalbine, sessiz kalsın,
Gün gelir sen de Vezüv gibi patlarsın.
O zaman eteklerinde ben lavları beklerken,
Mutluluk yağmur olup yağacak göklerden.
Beni sev, andını tut, aşkına engel olma,
Senden uzakta olsam da, unuttum sanma.
Gez dünyayı, ara aşkı, sevgin hırçın bir sel,
Bulamazsan dağıt evreni, yık setleri, bana gel.
M. Metin BAŞBAY
Copenhagen –Ankara
6-7 Ağustos 2004 |
|
|
|
|
|
YAŞLI BALIKÇI
Simsiyah bir deniz,
Ve pelte gibi bir karanlık.
Umudun sandalı yaşlı,
Işığı ürkek ve titrek.
Yaşlı balıkçın, hayallerini tutmak
Umudu içinde denizde yalnız.
Oltanın bir ucu elinde, diğer ucu umudun önünde.
Kırpmadan gözlerini, bekliyor nefes almadan.
Saatler geçti, kasları katılaştı soğuktan.
Ancak direniyor, umut kesmiyor umuttan.
Sen kayalıklarda bekliyorsun,
Yaşlı gözlerle.
Senin de gözlerin karanlıklarda tükeniyor.
Merak etme, üzülme, ağlama, bir şeyler söyle.
Mutlaka gelirim.
Öyle ya da böyle.
Senin bakışların ve yaşlı gözlerin,
Deniz fenerim olur benim.
Çarpmam kayalara, batırmam teknemi.
Ama senden dileğim
Bekle beni,
Emi..
M. Metin BAŞBAY
10 Ağustos 2004
ANKARA |
|
|
|
|
|
HADİ BUL
Çok önceden kükremiş, sonra sessiz bir volkan
Neşter attın kalbime, etraf oldu kızıl kan.
Kolay değil durdurmak , uyanınca bu devi,
Sorun senin sorunun, hadi bul mucizeyi.
Yakamoz bakışınla, benden şiir istedin.
İnsan aşık olmadan nasıl yazar? bilmedin.
O günden bu yana ben aşkımı yazıyorum.
Yakamoz bakışını, kalbime kazıyorum.
Bir gençlik hevesi mi? yoksa aşk mı duyduğun?
Açık ol doğru söyle ne kafanda kurduğun?
Saplandın yaşamıma, son baharı yaz ettin.
Geç açan güllerimle, şimdi nereye gittin?
M. Metin BAŞBAY
10 Ağustos 2004
ANKARA |
|
|
|
|
|
İSİMSİZ
Yazdıklarım senin için,
Artık biliyorsun.
Kaybolan umutların,
Aranmadığı yerde buldum seni.
Mazimden gelen ışıktın sen.
Ortasında patladın yaşamımın,
Zor olan yerinde..
Bana seçim yap dedin,
Aramam sonra seni,
Kaybedersin beni, dedin.
Ilık bir civa gibi aktın sonra içime.
Şehla gözlerini kırpıştırarak,
Lodos oldun kurak mevsimlerime.
Irmaklarımı taşırdın yağmurlarınla.
Merak etme, bulacaksın yakamoz bakışlım,
Aradığını..
M. Metin BAŞBAY
11 Ağustos 2004
ANKARA |
|
|
|
|
|
BANK
Hava bir hayli serin Gölbaşında
Gölün kenarında bir bark,
Bankta bir adam elli yaşında .
Fonda bir müzik “Natalie”
Adam dalgın gözü ufka takılı.
Müziğin kıvraklığı bile etkilemiyor,
Adam üzgün.
Ne kaybetmiş? ne arıyor? bilemiyor.
Birazdan güneş batacak,
Belki de “Vivaldi” çalacak fonda.
Oturacak, belki de gidecek saat on’ da.
Neden geldi? Neden oturdu?
Neden o kadar zaman çakılı durdu?
İşte soru..
İşte yine bir günün sonu.
Konuyor tuğlalar gibi üst üste saatler.
Bitince inşaat gidecek adam,
Bank yalnız kalacak,
Veya bir başkasını bulacak.
M. Metin BAŞBAY
11 Ağustos 2004
Gölbaşı / ANKARA |
|
|
|
|
|
NE
Sana sevgilim demek için,
Tam bir ömür bekledim.
Hayatı çektim peşimden,
Zamanı sürükledim.
Yaşamı çiçek yapıp kulağına taktım.
Sonra geri çekilip,
Yakamoz gözlerine baktım.
Ağlamak kolay yol,
Gözyaşı akıtmadan aşkı tarif çok zor.
Haydi gel, sen de evet de
En iyisi bu mu ne?
M. Metin BAŞBAY
11 Ağustos 2004
Gölbaşı / ANKARA |
|
|
|
|
|
KARIŞIK
Hafif bir rüzgar,
Karıştırmış saçlarını,
Duygularım gibi.
Tarayınca düzelir saçların
Ya benim duygularım?
Yaramaz bir kedi yavrusunun
Yumağı didiklemesi gibi karıştırdın
Sonra tırnaklarına taktırdın geçmişimi.
Nasıl toparlayacaksın?
Yeniden saracak mısın, duygu yumağını?
Çıkartmayacak mısın arı yuvasından
Çomağını.
Ama sen gittin, hiçbir şey olmamış gibi
Uzaklara gittin.
Karışmış duygu yumağı,
Ve yuvaya saplı çomağı bana bıraktın.
M. Metin BAŞBAY
11 Ağustos 2004
Gölbaşı / ANKARA |
|
|
|
|
SEN VE BEN
Hava epeyce sıcak ve güneşli,
Belli belirsiz bir rüzgâr saçlarında.
Gözlerini kısıyorsun ışıktan,
Ama bakışların mutlu, sahip olduğun aşk’ tan.
Gölün sessizliği,
Sevgimizin temizliği ile iç içe.
İstiyorum, tutamıyorum ellerini
Ama avuçlarımda ellerin gönlümce.
Gözlerin dalıyor belli belirsiz,
Sevgiyi solumanın doyumsuzluğu ile uzaklara.
Ürkek bakışlarını gizlemek istesen de,
Mutluluk pırıltılarını görüyorum,
Kirpiklerinin arasından.
Bir şeyler söylemek istiyorsun,
Haykırmak istiyorsun sevgini,
Ama açamıyorsun dudaklarını
Çok şeyler söylememek için..
Sonra hırsını tabağındaki
Pirinç tanelerinden çıkarıyorsun, itiştirerek.
Belki zemin, belki zaman yetersiz,
Ne dersin? Belki de aşkım yersiz.
İstersen kız, bağır, küs bana ,
Ama ne yaparsan yap, aşığım sana.
Dökemiyorum içimde kaynayan lavları kâğıda,
Yakarım diye.
Sonra içimi kavuruyorum, sessizce.
Sadece kelimeleri döküyorum kâğıda
Doyurmak için seni sevgiye.
M. Metin BAŞBAY
24 Ağustos 2004
ANKARA
|
|
DÖRT MEVSİM
Bu gün sevgimi haykırdım,
Duygularımı döktüm eteklerine,
Kuru yapraklar gibi.
Sıkıntıdan ve susuzluktan patlayan dudaklarımı,
Sevginin pınarında ıslattım.
Mutluyum, huzurluyum.
Yeniden aşkı tattım.
Yakamoz bakışlım,
Dört mevsimim ol benim.
Yazım, kışım, iki baharım.
Yazın ıssız çöllerdeki serin pınarım,
Kışın karlar arasındaki çiğdemim ol.
İlkbaharda çiçekler aç benim için,
Ama sonbaharda dökme yapraklarını.
Senemi doldur, yıllarımı işle nakış gibi.
Senle gelsin yağmur, kar, tipi.
Yüzyıllar sonra beraber,
Kurumuş iki çınar olarak
Bir tepede bulsunlar ikimizi.
Asırlarca mutlu, huzurlu ve sessizce
Yaşayalım sevgimizi.
M. Metin BAŞBAY
24 Ağustos 2004
ANKARA |
|
GÜL VE ARI
Doğanın kanunu bu, gül baharda açacak.
Emsalsiz güzellikler ve kokular saçacak.
Arı gül’ e küserse balı kimler yapacak?
Hiç üzülme sen gülüm, arın senle kalacak.
Sana küsmem imkânsız, sen benim yaşamımsın.
Havamsın ciğerimde, damarımda kanımsın.
Demir gibi olsam da, sen en zayıf yanımsın.
Sevgilim, rüyalarım, kovanımda balımsın.
M. Metin BAŞBAY
26 Ağustos 2004
Gölbaşı Adliyesi / ANKARA |
|
GÜL VE KELEBEK
Seni sevmem bir hataydı, ama elimden ne gelir.
Sevgi öyle bir çiçek ki, bakmasan da bitiverir.
Su vermezsen kurumaz o, kessen bile yaşar durur.
Sakın sevmiyorum deme, işte o zaman o kurur.
Sen narin bir kelebeksin, elimle tutamam seni.
Ara sıra gel bana kon, senden mahrum etme beni.
Özgürlüğün sana ait, seni kafese koyamam.
Uzaklara gitme sakın, yokluğuna dayanamam.
M. Metin BAŞBAY
01 Eylül 2004
ANKARA |
|
KAR
Kar yağıyor Ankara ‘ya lapa lapa
Şakaklarım gibi.
Ellerimde ellerinin sıcaklığı,
Kalbimde sevgin, bir tipi.
Donmuş gecelerin ürpertisi
Kaçamak bakışlarında.
Ya evet de, ya hayır.
Tutma beni, bir sandalın çapası gibi
Kumlara saplı.
Çektikçe saplanıyorum,
Saplandıkça daha sıkı sarılıyorum sana.
Bir kısır döngü içindeyim.
Kar yağıyor Ankara’ya lapa.
Ankara kar kaplı, kalbin gibi.
Kar’ın da güzel yanı vardır,
Bahar kadar olmasa da,
Çiçek açmasa da, saftır, temizdir.
Kar gibi ol.
Bazı heykeller, kar yağsa da yılmazlar,
Eğilip bükülmezler buz tutsa da her yanları.
Senin karşında öyle duruyorum, dimdik.
Ama unutma ki kar geçicidir.
Yazın kavurucu sıcağında yine durur heykeller.
Dimdik ve mağrurca.
Öyleyse kar ile heykelin buluştuğu anda,
İnsafsız kar olup dondurma beni,
Buz gibi olsa da görüntün,
Sen sevginle ısıt beni.
M. Metin BAŞBAY
23 Kasım 2004
ANKARA |
|
NE YAPSAM?
Bağırmak istiyorum Ankara’ya
Penceremden avaz avaz.
Güneş vuran saçaktan sarkan buzlar gibi
Damla damla tükeniyorum.
Ben böyle olacak adam mıydım?
Beni eritecek güneş anasından doğmamıştı.
Ama eridiğimi hissediyorum..
Denizlerin derinliğinde
Sessizliğin sağırlığı hakimdir.
Konuşmak için ağızlarını açar kapar balıklar.
Ben olsam çatlarım konuşamamaktan
Mutluyum balık olmamaktan.
Yüksek dağların tepeleri
Uğuldar sessizce.
Tek tük kanat sesleri duyulur kartalların.
Gökyüzünde döner dururlar da ne istediklerini
Söyleyemezler bir türlü.
Mutluyum kartal olmamaktan.
Ben şehrin gürültüsü içinde,
Bir semt pazarında şarkı söyler gibi
Dolaşsam da,
Çığlık çığlığa olsa da çevremde insanlar.
Ben mutluyum ben olmaktan,
Bıkmasam da konuşmaktan, yazmaktan.
Mutluyum insan olmaktan.
Belki de vazgeçtim bağırmaktan.
M. Metin BAŞBAY
01 Aralık 2004
ANKARA |
|
ŞARAP
Ben seni sevmekten bıkmayacağım.
Bırakmayacağım ellerini, bırakmazsan elimi.
Hatta sen silsen bile hayalimi gözlerinden
Ben yine iki damla yaş olarak,
Gözlerinde kalacağım sonsuza kadar.
Ne zaman hüzünlü bir müzik çalsa,
Ne zaman göçmen kuşlar uçsa uzakta.
Ne zaman ağaçlar çiçek açsa,
Ne zaman kar yağsa lapa lapa
Hatırlayacağım seni.
Soğuk bir rüzgâr vuruyor suratıma.
Ayazdan açamıyorum gözlerimi.
Hafif de belim tutulmuş galiba.
Vurdukça soğuk, ağrı yapıyor.
Ama yine de üşümüyorum.
Isıtıyor içimdeki sevgi, içimdeki ateş.
Sevginin en güzeli en uzun olanıymış,
Zamanla anlıyor insan.
Zaman her şeyi yıpratsa da,
Bükse de beli, ağartsa da saçları
Eskitemiyor sevgiyi.
Gerçek aşk, gerçek sevgi,
Kaliteli şarap gibiymiş.
M. Metin BAŞBAY
03 Şubat 2005
ANKARA |
|
İSTİYORUM
Parlak bir karanlığın
Grileşen yalnızlığında
Rüzgâra kapılan gururumu
Çiseleyen yağmurla yıkamak istiyorum.
Kimsesiz korkuların zayıf gözünden
Sararan yaprağın hayat veren gücünü
Ve topraktan fışkırmamış tohumun
Hayata rest çeken yiğitliğini istiyorum.
Bir mahruti çadırın,
Anaçlaşan sahiplenmesindeki amacı,
Göğe yükselen fıskiyenin,
Ulaşmak istediği yıldızlardaki gizemi istiyorum.
İstemek istiyorum, sararan korkularımda.
Sevgiyi istiyorum, nefretin içinden söküp alarak.
Nefreti istiyorum, sevgiden arındırarak.
Ve seni istiyorum geçmişten geleceğe uzanan ışık misali.
Sen yine eskisi gibi, yine sevgi dolu,
Bir bacadan çıkarak kaybolan duman gibi değil.
Bembeyaz bir duvara fırça ile sürülen kızıl boya gibi,
Güç ol yüreğime, çünkü sana ihtiyacım var.
Hatırlar mısın her sabah gün ağarırken derinden,
Ne olduğunu bilemediğimiz bir kuş öterdi,
Hiç göremedik kendisini ama sesiyle güç verdi,
Varlığı ile umut saçtı birlikteliğimize.
Seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun
İskambilden yapılan kulelerin dayanıksız omurgası
Olmasın istiyorum tahammülün.
Kaya gibi yağmura, kara ve güneşe dayan
Ve bana inan...
M. Metin BAŞBAY
14.11.2005
ANKARA |
|
BİLSEM
Kemiklerime işliyor kamçı gibi soğuk,
Kör bir testerenin metal bir korkuluğa sürtünmesi gibi,
Kamaştırıyor dişlerimi gıcırtısıyla.
Bir titreme geliyor sırtımdan enseme doğru, hissedebilsem.
Kavrulmuş kahve kokusu alıyorum sokakta,
Bir bozacının kısık sesi, uzaklaşır gibi geliyor kulağıma.
Ayakkabılarım sanki kuru dallar üzerinde yürüyor gibi,
Hafif donmuş karda ses çıkartıyor, bir duyabilsem.
Nereye gidiyorum gecenin içinde? Doğru mu yönüm.
Gitmek istiyor muyum, yoksa gitmemek mi amacım.
Akşam mı? Yoksa sabaha karşı mı gökyüzü,
Kafam karmakarışık çabalıyorum, bir silebilsem.
Şimdi sıcak bir deniz kenarında, bir şemsiyenin altında,
Terlemek isterdim hafiften melteme karşı.
Nereden çıktı bu soğuk? Bu kaybolma hissi birden?
Kafam çok karışık dolanmış yumak gibi, bir çözebilsem.
Sarı mı koyudur yoksa siyah mı renklerden,
Sayısız bıçaklar gibi buzlar sarkıyor kepenklerden,
Günleri bilemiyorum, ayların izini kaybettim gibi,
Tek amacım hangi yıldayım? Bir bilebilsem.
Kimse yok yakınımda, ne bir dost ne bir sıcak el.
Tek hissettiğim sırtımdan vuran dondurucu yel.
Yoksa ölüm müdür? Yaşamdan bu kadar kopuk gelen.
Ağlamak istiyorum geçmişi düşünerek, ağlayabilsem.
Donuyorum sanki soğuktan, uyuşuyor ayaklarım.
Ama hala yürümek, yürümek istiyor canım.
Kaybolmak çok kolay, zor olan unutmak geçmişi.
Yaşamak istiyorum her şeye rağmen, direnebilirsem.
M. Metin BAŞBAY
20 Aralık 2005
ANKARA |
başa dön |
|
|